28 Aralık 2012 Cuma

DOĞUDAKİ HAYALET- Pierre Loti


2000 yılında Cumhuriyet gazetesi
tarafından bastırılarak gazeteye ek
olarak verildi.
Çeviren: Faruk Ersöz
  Öyleyse İstanbul’u bir daha göreceğim doğru… On yıldır düşlediğim o kutsal yolculuk pekala gerçek ve yakında demek…
    Denizcilik mesleğinin rastlantılarıyla dünyanın her köşesini dolaştığım on yıldan beri bir daha geri dönemedim oraya, hiç olmadı, beni sürekli oradan uzaklaştıranın bir yazgı, amansızca bir cezalandırma olduğunu söylemesi geliyor insanın. Büyük umutsuzluk içinde yıkılmış bir küçük Çerkez kızına oradan ayrılırken ettiğim tumturaklı dönüş yeminini hiçbir zaman tutamadım.
  O benim sevgilimdi; bütün ruhumla kendimi ona verdiğimi, yaşadıkça ve sonsuzlukların ötesinde süreceğini sanıyordum; ona ilişkin hiçbir şey bilmiyorum artık. 

  Bir önceki yazımdaki kitabımızdı Aziyade. Şimdi Loti Aziyade’den ve İstanbul’dan ayrıldıktan tam on yıl sonra geri gelmektedir. Tahmin edildiği gibi tek bir amacı vardır. İlk üç yıl biraz haber alabildiği sonra da izini kaybettiği eski sevgilisi Aziyade’yi bulmak. Ancak bunun için İstanbul’da sadece ve sadece üç günü vardır. İşte hep beraber Loti’yle beraber Aziyade’nin peşine düştüğümüz ve soluk soluğa 1800’lerin sonu İstanbul’unda önce Aziyade’yi sonra da onun mezarını aradığımız üç gün budur.  Benim Loti’nin en sevdiğim kitabıdır Doğudaki Hayalet.

11 Aralık 2012 Salı

AZİYADE- Pierre Loti

Oğlak Yayınları-2003
Çeviren:Birsel Uzma
  Adını aldığı tepeden zaman zaman Haliç’in doyumsuz güzelliğini seyrettiğimiz Pierre Loti’nin kitaplarıyla ben göreceli olarak geç tanıştım. 8-10 yıl kadar önce Cumhuriyet’in ek olarak verdiği kitaplardan birini çektim ve okumaya başladım. ‘Doğudaki Hayalet’. Kısa bir süre sonra fark ettim ki bu bir devam kitabı ve önce ilkini okumam gerek. Ancak ilki olan ‘Aziyade’ evde yoktu ve ben de elimdekini bitirdim. Sonra da gidip ‘Aziyade’yi aldım.  

  ‘Aziyade’ asıl adı Julien Viaud olan Fransız Pierre Loti’nin (1850-1923) ilk romanı. Kendisi de bir deniz subayı olan Julien Viaud 1870-1913 yılları arasında Türkiye’ye sekiz kez gelir.  İkinci gelişi olan 1876’da yedi ay kalır, Hatice isimli bir Türk kadını ile büyük bir aşk yaşar. Bu aşkı, Hatice’yi Aziyade yaparak kitaplaştıracak, kendisi de bir İngiliz deniz subayına dönüşecek ve Pierre Loti adını alacaktır. Romanlarında kendi yaşamını yansıtan Viaud , daha sonra bu ismi yazdığı romanlarda kullanacak ve bu adla tanınacaktır.

30 Kasım 2012 Cuma

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ- Khaled Hosseini


Everest Yayınları
Nisan 2012-15. Basım
Çeviren: Püren Özgören
  Meryem elleri dizlerinin arasında, kanepede yattı, camın önünde girdap gibi dönen, çevrilen tipiyi seyretti. Aklına Nana’nın bir keresinde söylediği şey geldi; her bir kar tanesinin, dünyanın bir yerinde haksızlığa uğrayan bir kadının ağzından dökülen bir ah olduğunu. Bütün bu iç geçirmeler gökyüzüne yükseliyor, bulutlar halinde toplanıyor, sonra minicik parçalara bölünüp sessizce aşağıya, insanların üstüne yağıyordu.
   Bizim gibi kadınların neler çektiğinin göstergesi, demişti. Başımıza gelen her şeye nasıl sessizce katlandığımızın.’ 

  Evet, yine Afganistan’dayız. Dedim ya, Uçurtma Avcısı’ndan sonra okumam şart olmuştu diye ( Bakınız 'Uçurtma Avcısı- Khaled Hosseini' adlı yazım). Okudum, zaten çok rahat ve hızlı okunabilen bir kitap Bin Muhteşem Güneş. Her ülkenin iniş çıkışları vardır ama okurken ‘Allahım, bir ülke bu kadar da mı şanssız olur ‘ diye düşünmeden edemiyorsunuz. Hosseini kalemini bu sefer Afganistan kadınlarına yöneltmiş. Fonda yine Afganistan’ın yakın tarihi var ama bu kez Taliban dönemine daha fazla zum yapmış.

16 Kasım 2012 Cuma

SARI YAZMA (Rıfat Ilgaz) ile Cide



Ağustos-2012 Cide
Cemal Öğretmen ile birlikte
  Yirmi beş yılı aşkın süreyle, zorlu patronları olan iki ayrı özel bankada omuz omuza çarpıştığımız pardon çalıştığımız sevgili arkadaşım Filiz bu yazın şeker bayramını annelerinin İnebolu’daki köylerinde  geçirmemizi söylediğinde ilk tepkim ‘Yaşasın, Cide’ye de uğrarız’ demek oldu. Filiz anlamadan bakınca, kaç yıldır ziyarete açılan Rıfat Ilgaz’ın evine gitmeye niyetlendiğimi ama bir türlü olmadığını söyledim. ‘Hiç şansın yok’ dedi Filiz. ‘Dört günlük bayramın iki günü yollarda geçecek. Dolu dolu iki günümüz kalıyor. Cide yolu zor bir yol. Oraya başka zaman gideriz.’ Gruptaki yaşıtlarım arasında tek emekli olduğum için çalışanların dinlenme hakkına saygı göstererek naçar kabul ettim. Ama Cide’ye uğradık, hem de iki kere. Yani, bir şeyi içten isteyin de  Allah yapmasın, mümkün mü? 

11 Kasım 2012 Pazar

SAVAŞ VE BARIŞ- Lev Tolstoy


Klasikler yeniden!

   Temmuzda Kuşadası’dan dönerken Hamdiye’den yürüttüm. O kadar zaman önce okumuşum ki bazı yerlerini okudukça anımsadım. Nataşa , Piyer , Andrey eski dostlar olarak tekrar hafızama geldi. Tolstoy’un klasikler klasiği bu eseri gene derin izler bırakarak geçti gitti.

  Tarihe olan merakım Savaş ve Barış’ı benim için daha çekici kılıyor.   Tarih sahnesi bir insanın hırsının mal olduğu yaşam sayıları ile dolu. Napolyon, Hitler, Enver Paşa ilk aklıma gelenler. İşte onlardan biri olan Napolyon’un Ruslara karşı yaptığı anlamsız savaşın destansı öyküsü bu kitap.

30 Ekim 2012 Salı

HABABAM SINIFI (Rıfat Ilgaz) ile Fatih.

1964 yılında fasikül halinde yayımlanan
Hababam Sınıfı'nın birinci fasikülü.
Turhan Selçuk'un çizgileriyle
25 Temmuz 1956 tarihli Dolmuş dergisinde ilk öykü yayımlandı.
Mayıs 1957'de öykülerden bir kısmı ilk defa bir kitapta toparlandı.
Bugüne kadar sayısız baskı yaparak binlerce kişiye ulaştı.


 
  Hababam Sınıfı’nın ben de çok hikayesi vardır. Lisedeyken bayılarak okuduğum Rıfat Ilgaz’ın bu tadına doyumsuz eserini kime sorsam ‘filmini gördüm’ diye yanıt alırım. Filmine söyleyeceğim bir şey yok. Pek çok kitabın filmi, arkasında kitabı olmadan çok hoşuma gidebilecekken, kitabını okumuşsam her zaman bir düş kırıklığıdır.  Hababam Sınıfı bu konuda beni en az mutsuz eden olarak bir istisna teşkil eder. Her ne kadar filmi ilk seyrettiğimde beni şaşırtan, kitapta olmayan karakterler, olaylar  eklenmiş olsa da o, Münir Özkul, Kemal Sunal, Adile Naşit’leriyle kendi başına bir kült olmayı başarmıştır bence. Film, bütün ekonomik kazancına karşın Rıfat Ilgaz tarafından yapımcılarının mahkemeye verilmesini engelleyememiştir. Yapılan değişiklikleri sanata ve sanatçıya büyük saygısızlık sayar büyük usta Ilgaz. 

24 Ekim 2012 Çarşamba

BATUM SEYAHATİ-Hüseyin Nadir

Orhaniye Matbaası
Basım Yılı: 1927
  Şimdi yandaki kitap resmine bakıp 'bu da ne' diyeceksiniz? Bu sadece, dedelerimizin okuduğu bir polisiye. Adı da Batum Seyahati. Harf Devriminden (1 Kasım 1928) bir yıl önce basılmış. Ben çok sık olmasa da  polisiye okurum, tarih merakım sonucu karşıma çıkan ve kahramanı Fakabasmaz Zihni olan Batum Seyahati'ni paylaşmanın eğlenceli olacağını düşündüm.

7 Ekim 2012 Pazar

KANATSIZ KUŞLAR-Louis de Bernieres

Altın Kitaplar Basım Tarihi: Kasım 2007-4. Basım
Çeviren : Bahar Öcal Düzgören

  ‘Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini’ dediğim zaman kitapseverler arasında bilmeyen yok. Hatta sanırım filminden ötürü pek kitap okumayanlar da biliyorlar. Ancak aynı yazarın ülkemizde asıl bilinmesi gereken ‘Kanatsız Kuşlar’ından pek kimsenin haberi yok. Ya da en azından benim çevremde öyle oldu. Kime bahsettiysem ilk önce benden duydu. Çok keyif alarak bir solukta okuduğum bu kitabı bir yığın arkadaşıma hediye aldım. Gene bir yığın arkadaşım benden duyarak satın aldı, ne var ki aldığım geri bildirimler de henüz çok az. Kendi ülkesiyle ilgili bir kitabı herkesin okumasını istiyor insan galiba.

24 Eylül 2012 Pazartesi

UÇURTMA AVCISI - Khaled Hosseini


Everest Yayınevi- Basım Tarihi: Eylül-2008
Çeviren: Püren Özgören  
  Kitap kurdu arkadaşlarımdan Makbule Temmuz’da bana bir mesaj attı. Hem bloğumla ilgili görüşlerini yazmış , hem de birkaç kitap adı vermiş. Kurt’lar böyledir, okuduğumuzu herkes okusun isteriz, sonra üzerinde konuşup paylaşmak ayrıca hoşumuza gider. Kitapları not aldım, içlerinden bir tanesi evde vardı. Şöyle yazmışım.  ‘Uçurtma Avcısı evde var. Kalbim dayanmıyor artık diye uzun süre okumayı reddettim. Sanırım okuma zamanı geldi.’ Geçen hafta  başka bir arkadaşımla ,Gülay'la konuşuyordum. ‘Üç dört yıl evvel ben de sana bu kitabı söylemiştim, bana da aynı yanıtı vermiştin, içim dayanmıyor, demiştin ‘ dedi. 

18 Eylül 2012 Salı

WILHELM TELL (GİYOM TELL) - (Mario Giussani) ile DERYA

  Dört yıllık bir aradan sonra Hamdiye’yi görmek bu sene iki defa kısmet oldu. Nisan’daki İzmir seyahatinin           peşinden -ondan sonra Öfke Dansı’nı anlatmıştım-yazın da Kuşadası’daki yazlığına konuk olduk. İşte burada hiç beklenmedik şekilde iki tane gencecik kitap kurdu arkadaşım oldu. Biri sekiz yaşındaki Derya, diğeri on yedi yaşındaki Fatih. Fatih’i daha sonraki yazılarımda anlatacağım. Bugün biraz Derya’dan bahsetmek istiyorum. Derya Hamdiye’nin yeğeni, esmer güzeli, bilmiş mi bilmiş bir küçük kız. Bu sene ilkokul üçe gidecek.

9 Eylül 2012 Pazar

KNULP-Hermann Hesse


Cumhuriyet Gazetesi tarafından bastırıldı ve gazeteye ek olarak verildi.Kasım 1999
Çeviren:Zahide Gökberk.


  İşte bir tane daha çanta kitabı. Tam anlamıyla sokaklarda bitti. Geçen yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan Hesse ( 1877-1962 ) kitapta Knulp’a ait üç öykü anlatır. 

  Knulp, iyi bir iş ve mevki , aile ve çocuklar elde etme olanağı varken, hepsini daha ergenliğinde terk etmiş, ömrünü orda burada gezerek,  o işten bu işe girip çıkarak, kadınlarla devamlı olmayan gönül ilişkileri yaşayarak geçirmiştir. Cana yakındır, çok rahat dost bulur ama belli bir yerde devamlı kalmak ona göre değildir, sıkılır ve bir süre sonra terk eder. Elinden her iş gelir, beceriklidir ancak hiçbirinde uzun süre sabredemez. Yakışıklıdır, kadınlar onu çekici bulur ama o hiçbirine bağlanamaz.

6 Eylül 2012 Perşembe

KALIN KİTAP, İNCE KİTAP, E-KİTAP


 

Eğer kalın bir kitap okuyorsam yanında muhakkak ince bir kitap okumak zorundayım. Nedeni tamamen fiziksel.

  Otobüste,vapurda,bekleme salonlarında ,kuaförde nerede olursa kitap okumak için hiçbir fırsatı kaçırmadığımdan kalın bir  kitabı çantamda ,hele çanta küçükse, devamlı taşımak zor oluyor. Onun için ince kitaplar deyim yerindeyse hep yollarda okunup bitiyor ve bitene kadar çantadan hiç çıkmıyor. Bunun için Cumhuriyet’in vaktiyle ek olarak verdiği kitapların boyu ve kalınlığı  çok ideal.

30 Ağustos 2012 Perşembe

AKÇAKOCA'DAKİ ŞİBUMİ KİTAPÇISI VE M.E.B. DÜNYA EDEBİYATINDAN TERCÜMELER DİZİSİ




  1990'ların son yıllarına doğru olmalı. Cumhuriyet gazetesi kitap ekleri vermeye başladı. Benim bankacılık yaşamımda  ilk şube müdürlüğüm, hırslarım tavan yapmış, gece gündüz çalışıyorum. Kitapları sadece stokladım, o zaman doğru dürüst bakamadım bile.

  Türk Aydınlanma Devriminin bir sonucu olarak 1930’lu yılların sonunda Milli Eğitim Bakanlığı  yoğun bir yayın kampanyası başlatmış.1940’lardan itibaren Dünya Edebiyatından Tercümeler dizisine önem verilerek 1120 eser yayınlanmış. Bazı eserler birden fazla ciltli olduğu için kitap sayısı 1947’ye ulaşmış. Hepsinin kapak dizaynı aynı ve İsmet İnönü ve Hasan Ali Yücel’in önyazıları ile başlıyorlar.

9 Ağustos 2012 Perşembe

HALİME KAPTAN-Rıfat Ilgaz

Türkiye İş bankası Kültür Yayınları-Basım Tarihi:2010

  Bizimkiler'e Rıfat Ilgaz'la ( 1911-1993) başlamak ne güzel! Aydınlanmanın bu güzel insanının kalbimde yeri hep başka olmuştur. Sevgili Rıfat Ilgaz'la ilgili anlatacağım çok şey var, ancak onları Hababam Sınıfı'nda ve diğer yazılarımda anlatmayı planlıyorum. Şimdi gelelim 'Halime Kaptan'a.

  İş Bankası Yayınları son birkaç yıldır güzel bir uygulama yapıyor. Seçtiği bir kitabı basıyor ve İş Bankası şubelerine gidip karnesini gösteren her çocuğa karne hediyesi olarak veriyor. Zaten projenin adı da ‘Karneni Göster, Kitabını  Al.’

30 Temmuz 2012 Pazartesi

ÖĞRETMEN-Frank McCourt

 
        Altın Kitaplar Yayınevi
Basım Tarihi:Şubat 2006-1.Basım
Çeviren:Pınar Öcal


  'Angela'nın Külleri' ve 'Umuda Doğru' dan sonra şimdi geldik Frank McCourt'un otuz yıllık  öğretmenlik yaşamına. Artık Frankie'nin o hınzır anlatımına iyice alıştık. Kitap yazarın nefis bir önsözü ile başlıyor. 1996 yılında tam altmış altı yaşında yazdığı kitabı 'Angela'nın Külleri'nde amacının ailenin çocuk ve torunlarına aile tarihini anlatmak olduğunu söylüyor.

  'Ama öyle olmadı,kitap en çok satanlar listesine girdi,otuz dile çevrildi ve gözlerim kamaştı. İşte bu kitap benim ikinci perdemdi.'

20 Temmuz 2012 Cuma

UMUDA DOĞRU-ANGELA'NIN KÜLLERİ 2 -Frank McCourt

Epsilon Yayınevi.
Basım Tarihi:Mart 2005- 9. Baskı
Çeviren:Neşe Olcaytu
O başdöndüren anlatımıyla Frankie'nin yaşamını izlemeye devam ediyoruz. Kitap İrlanda'dan Amerika'ya gemi yolculuğu ile başlar. Frank sonundaAmerika'ya kapağı atmıştır ama beş parasızdır. Otellerde hizmetçilik yapar,tuvalet temizler,rıhtımlarda  yük taşır. Kore savaşı çıkınca askere alınır, Almanya'ya gider. Ancak dinmeyen bir hayali vardır. Üniversiteye gitmek. Lise bile bitirmeyen birisi üniversiteye nasıl devam edecektir. Hangi parayla, hangi zamanda?

Umuda Doğru tam bir rüyaların gerçeğe dönme öyküsüdür. Zaten kitap 'Haydi ,rüya vakti geldi.' tümcesi ile başlar. Frankie'i hayallerini gerçekleştirme yolunda adım adım izleriz kitap boyunca. Gene o muzip  anlatım,gene o ince mizah. 

10 Temmuz 2012 Salı

ANGELA'NIN KÜLLERİ-Frank McCourt


Epsilon Yayıncılık- 1999 Basımı
Çeviren: Neşe Olcaytu
 'Annemle babam New York'ta tanışıp evlenmişler.Ben  orada doğdum.İrlanda'ya geri döndüklerin  de dört yaşındaydım.Malachy üç,ikizler (Oliver ile Eugene) henüz bir yaşındaydılar.Kızkardeşimiz Margaret öleli çok oluyordu.İrlanda'ya dönmek büyük hataydı.Bunun bedelini hepimiz çok ağır ödedik.

Geriye bakıp  çocukluğumu anımsadığımda nasıl hayatta kalabildiğime hala şaşarım.Kötü bir çocukluk  geçirdim,mutlu bir çocukluğun pek kayda değer yanı yoktur zaten.Sadece mutsuz bir çocukluk geçirmiş olmak da ,mutsuz bir İrlandalı çocuk olmak kadarıyla kadar kötü değildir.Bundan da kötüsü,mutsuz bir İrlandalı Katolik çocuk olmaktır.

27 Haziran 2012 Çarşamba

ÖFKE DANSI-Dr.Harriet Lerner


Varlık Yayınları
Basım Tarihi:2012- 12. Basım
Çeviren: Sinem Gül
  Nisan Ayında Yağmur'un okulunun tatilinden yararlanarak üç günlüğüne İzmir'e gittik. Tabii ki Hamdiye'de kaldık. Hamdiye, hem Halil'in hem benim üniversiteden yakın arkadaşımız. Otuz yılı aşkın süredir bitmeyen sohbetlerimizden birini yaparken, can dost Hamdiye bana 'Öfke Dansı'nı oku dedi. 'Bak Hamdiş' dedim , 'öyle üç derin nefes alın, ortamı terkedin gibi şeyler yazıyorsa ben bu işte yokum '. 'Hayır' dedi Hamdiye. 'Bu farklı.' Ve anlatmaya başladı. Ben şimdi burada onun kelimeleriyele tekrar edemeyeceğim ama etkilemeyi ve İstanbul'a döner dönmez kitabı alıp  okutturmayı başardı. Ve deee haklı çıktı.

15 Haziran 2012 Cuma

KANALDAKİ EV -Georges Simenon


Kabalcı Yayınevi.Basım Tarihi:Haziran 2008- Birinci Baskı
Çeviren:Oktay Rifat

  Simenon’un adını ta üniversite yıllarımda hangisi olduğunu hatırlamadığım bir gazetenin gene ismini hatırlamadığım bir köşeyazarının köşesinde okumuştum ve merak etmiştim. Sonra dil öğrenimi için İngiltere’ye gittiğimde bir gün bir hocam derste bahsetmişti de benim tanıyor olmama şaşırmıştı . Ocak ayında bir gün Kabalcı’da dökme kitaplar arasında 5 liraya bir Simenon görünce tekrar hatırladım ,aldım ve okudum. Sonra da kitaplığımda hangi Simenon var diye merak ettim. İlki ‘Three Bads in Manhattan’.İngiltere’ye dil öğrenimi için varışımdan yaklaşık bir ay sonra 15 Nisan 1981’de almışım. Gene dökme kitaplar arasından aldığımı hatırlıyorum.İngilizceyi biraz okur hale geldikten sonra okuduğumu ve duygusal yönüne şaşırdığımı da anımsıyorum. Şimdi aradan 30 yıl geçtiği ve sanırım İngilizceye henüz tam hakim olmadığım bir dönemde okuduğum için konu artık kafamda çok net değil. İkinci kitabın adı ‘The Heart of A Man’. 23 Haziran 1984’te İngiz Konsolosluğu’nun bahçesinde yapılan Garden Fete de satın almışım (Hala daha Garden Fete yapılıyor mu acaba?).

10 Haziran 2012 Pazar

DECAMERON-Giovanni Boccaccio

Oğlak Yayınları.Basım Tarihi:2007-Beşinci Baskı
Çeviren:Rekin Teksoy

  Boccaccio’yu (1313-1375) biliyordum tabii ama hiç okumamıştım. Bundan
6-7  sene evvel yazlık komşum Tekin Ağbi’nin Sanat Tarihi mezunu kızı Yasemin bahsederken duydum. Hocalarından bir tanesi diyormuş ki; ‘İnsanları ikiye ayırırım, Decameron’u okuyanlar ve okumayanlar.’Yasemin onun için hemen kitabı alıp okumaya başlamış.Tepkim terslenmek oldu. Bu ne katı bir ayrım idi. Sonra düşününce bazı kitaplar benim için de çok önem taşıyordu sanki. Hababam Sınıfı ya da Çalıkuşu’nu okumamış olmayı düşünemiyorum. Yasemin, hocasının kitabı, sonra gelen pek çok yazıma öncülük ettiği,pek çok öykü,roman v.s nin Decameron çıkışlı olduğu için de çok önemsediğini anlattı. Decameron’u hemen satın aldım.Ancak bir türlü okumaya başlayamadan birisine hediye ettim. Uzunca bir süre sonra tekrar satın aldım. Okumak ise bu seneye kısmetmiş. 

İMKANSIZIN ŞARKISI-Haruki Murakami

Doğan Kitap.Basım Yılı:Kasım 2010-Beşinci Baskı
Çeviren:Nihal Önol

  ‘İmkansızın Şarkısı’ bu sene okuduğum kitaplardan. Tam, ‘Genç Werther’in Acıları’nı bana göre oldukça uzun bir süreçte bitirmiş, gene bir iki kitap almak için Rüyam’a uğramıştım. Oturup çay içerken nereden hatırlamıyorum,konu İmkansızın Şarkısı’na geldi.Kitaplığımda  olduğunu,ününü bildiğimi ama henüz okumadığımı söyledim.‘Çok güzeldir’ dedi.

  Eve geldim, yaptığım çalışmalar için okumam gereken kitaplar var, ama İmkansızın Şarkısı’nı çektim kitaplıktan ve okumaya başladım.

  Murakami bir Japon. Daha evvel okuduğum tek Japon kitabı Okakura Kakuzo’nun 1905 yılında yazdığı ‘Çay Kitabı’ydı.Yani bu ilk Japon romanım. Ancak, kitabı bitirdikten sonra bir şey farkettim ki çok derinde bir yerde her ikisinde de neredeyse aynı koku var. Buna Japon kokusu mu desem?

7 Haziran 2012 Perşembe

AĞLA SEVGİLİ YURDUM-Alan Paton

Can Yayınları Basım Tarihi:1989-İkinci Baskı
Çeviren:İnci Gürel

  1995 yılında bankada terfi ederek şube müdürü oldum. Kadere de yeni şube açmak düştü. Aylarca uzun mesai saatleri ve dinlenmesiz geçen günler sonucu nihayet Kasım 96'da izne çıkabileceğim bir zamanı yaratabildik. Eşim ,Kasım'ın ortasında sıcak bir yere gidelim istedi. Baktık bakındık derken Türk Hava Yolları'nın Johannesburg'a doğrudan sefer açtığını ,ayak alıştırmak için de oldukça ucuza bilet sattığını öğrendik. Hemen bir Güney Afrika turuna yazıldık. Yola çıkmadan evvel şubedeki operasyon  yönetmenim Bülent ,bana gitmeden evvel alıp bu kitabı okumamı söyledi. Kitap bana seyahat öncesi kocaman seyahat kitaplarından daha çok şey kattı.

  Alan Paton ,Ağla Sevgili Yurdum'u 1948'de yayımlamış;kolayca tahmin edileceği gibi kitap  Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki ırk sorununu işlemiş,ama ne işleyiş,yüreğinizin dibine kadar birşeyleri gelip oturtmayı çok iyi becermiş.

2 Haziran 2012 Cumartesi

YÜZBAŞI VE KADINLAR TABURU-Mario Vargas Llosa

Ayrıntı Yayınevi-Basım tarihi: Ekim 1988-Üçüncü Basım
Çeviren:Sargut Şölçün

  Mario Vargas Llosa 2010 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandığında aklıma hemen bu kitap geldi.80'lerin sonunda okuduğumu hatırlıyordum. 1990 Ocak'ta okumuşum (Kitapları ne zaman okuduğumu yazmak gibi garip bir huyum var). Llosa'nın kitapları ödülü kazandıktan sonra Türkçe'de tekrar basıldı. Ancak içlerinde 'Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu' nedense yoktu.Oysa aradan geçen bunca yıla karşın kitap hala yüzümde ince bir gülümseme ile aklımda.

  Peru ordusunda  askerlerin tecavüz olaylarının ardı arkası kesilmemektedir. Olaylar ayyuka çıkmış,hamilelikler almış başını yürümüş,halk isyan raddesine gelmiş,konuya bir çözüm bulma zorunluluğu had safhaya ulaşmıştır. Sonunda ,ordunun kurduğu belli olmayacak şekilde sivil görünüşlü bir genelev kurulmasına karar verilir. Başına üstlerinin 'doğuştan örgütçü,düzen konusunda matematiksel bir kavrayışı var,azimli ve gayretli,kendini kabul ettirme gücüne sahip' ,Gizli Servis'in 'sigara içmez,içki içmez,kadın düşkünü değil' diye rapor verdikleri Yüzbaşı Pantoja getirilir.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

MOR AMBER-Chimamanda Ngozi Adichie

Doğan Kitapçılık-Basım Tarihi:Mart 2006 İlk Basım
Çeviren:Ali Cevat Akkoyunlu

  Mor Amber'i Cumhuriyet'in kitap ekinde keşfettim.2007 yılında okuduğumu hatırlıyorum. Bugüne kadar pekçok kişiye tavsiye ettim. Ancak yazarını soranlara yanıt veremedim. Çünkü yukarda yazılı olan yazarın ismini bir türlü ezberleyemedim. Kitabı okumadan evvel Nijerya hakkında bildiklerim Afrika'nın ortalarında fakir bir ülke olduğu ve galiba bir iç savaş olduğuydu. Bir de müslümanların bazı sıkı şeriat kurallarına ilişkin birşeyler okumuştum. Kitabı bitirdikten sonra interneti açtım ve Nijerya hakkında ne varsa hatmettim. Edebiyat böyle bir şey işte!

  Kitabın fonunda darbeler altındaki Nijerya vardır. Zengin bir fabrika sahibinin kızı olan 15 yaşındaki Kambili,annesi babası ve erkek kardeşi Jaja'yla birlikte yaşamaktadır. Tam bir sömürge ürünü olan babası misyonerlerin istedikleri kıvama getirip bıraktıkları bir katoliktir. Evde herşey kurallara bağlıdır. Çocuklar ellerine babaları tarafından verilen programa göre yaşarlar.

24 Mayıs 2012 Perşembe

ACI ÇİKOLATA-Laura Esquivel

Can Yayınları
Basım Tarihi:1993
Çeviren: Mükerrem Akdeniz
  Halil'le henüz iki yıllık evliydik. Daha çocuğumuz da yoktu. 1994 yılının Aralık ayı bir hafta sonu turu ile Safranbolu'ya gitmeye karar verdik. Puslu,soğuk bir Cuma akşamı Fenerbahçe Stadının önünde tur otobüsünü beklerken Acı Çikolata'yı okumaya başladım. Karlar altındaki Safranbolu'ya vardığımızda kitap bitmişti. İşte böyle insanı sarıp sarmalayan bir kitap bu.

  Kitabın bölüm başları şöyle başlar: İçinde yemek tarifleri ,aşk öyküleri ve kocakarı ilaçları bulunan tefrika roman. Romanın son derece akıcı olan diline zaman zaman incecik bir alay da eşlik eder. Kitap bittiğinde Tita'nın aşkı içinizdeki unutulmazlar listesine eklenir.

18 Mayıs 2012 Cuma

AYŞE'YE GÖNDERDİĞİM MESAJIN DEVAMI

11 Mayıs 2012 tarihli Ayşe'ye gönderdiğim mesajın devamını aşağıda veriyorum.
........................
Başka kitaplara gelince bi dünya turuna ne dersin?

Japonya-İmkansızın Şarkısı
Nijerya -Mor Amber
Güney Afrika Cumhuriyeti-Ağla Sevgili Yurdum
Meksika -Acı Çikolata
A.B.D-İrlanda-Angela'nın Külleri
Peru-Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu (Bu kitabı ben 80'lerde okudum.Yazarı Llosa geçen yıl Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandığında gülerken içini bumburuşuk eden o kitabı hala daha ne kadar net hatırladığımı farkettim)

Bu arada deme ki niye bizimkiler yok.Bizimkilere iki kat daha meftunum.Sadece bugün canım dünyayı gezmek istedi.Ancak,gene de iki yabancının ağzından sevgili ülkemi anlatan 3 muhteşem kitap adı vereyim.

Kanatsız Kuşlar-Louise de Bernieres-1900-1924 Kayaköy'de geçer.
Aziyade -Doğudaki Hayalet-Pierre Loti.19.yüzyılın sonlarında İstanbul'da geçer.Devam kitaplardır.Önce Aziyade'yi okumak gerekir.Ben bunu bilmeden önce Doğudaki Hayalet'i okudum ama bu bile Loti vurgununu yememe yetti.
Geribildirimlerini beklerim. Sevgiler,iyi okumalar.

Bazılarının baskısını bulamazsan nadirkitap.com'u dene.
..............................
Kitap anlatılarıma dünyayı dolaşarak devam edeyim diyorum.

15 Mayıs 2012 Salı

KİRPİNİN ZARAFETİ-Muriel Barberry

Turkuvaz Kitap
 Mayıs 2011 - 4. Basım
Çeviren: Işık Ergüden
   Önce bankacılık zamanlarımdan tanıdığım Ayşe'nin 11 Mayıs 2012 tarihli
e-postasını buraya alıntılıyorum.
 
'Merhaba..

Kirpinin zarafeti.. okudum.. çok şahane bir kitap.. herkese tavsiye ediyorum..

Böyle güzel tavsiyeler varsa memnun olurumJ

Sevgiler..'



BÖYLE BAŞLADIM.....


  'O kadar kitap okuyorsunuz ,neden okuduklarınızı yazmıyorsunuz?' dedi Rüyam. Rüyam Cadde'deki Gergedan Kitabevi'nin sahibi. Ancak arkadaşlığımız burdan değil, eski bankacılık günlerimizden. 'Bir blog yapın ve anlatın'. Aslında düşünmemiş değildim ama bir türlü elim gitmemişti yazmaya. 'Blog nasıl kurulur, onu bile bilmiyorum' dedim. 'Bunu iki dakikada öğrenirsiniz', dedi. Sonunda kafasını gözünü yara yara blog kurmayı becerdim. Daha bir sürü şeyin nasıl yapılacağını bilmiyorum ama zaman içinde öğrenirim elbet.
 
  Şimdi madem Rüyam'ın önerisi ile başladı bu olay, onun hediye ettiği bir kitapla başlamak istiyorum.