31 Mart 2013 Pazar

UZAKTAN AŞK - Amin Maalouf

Yapı Kredi Yayınları
Basım Yılı:2002- 1. Baskı
Çeviren:Samih Rıfat

"Hiçbir zaman çıkmamalıydım ben bu yolculuğa.
 Uzaktan göğün ışığıdır güneş, ama yaklaşınca bir cehennem ateşidir!
 Bırakmamalıydım, uzak aydınlığıyla uzun süre, uzun süre sallasın             beşiğimi, buralara gelip yanmak yerine!"

  Bu kitap bir libretto, yani opera söz metni. Maalouf’un bu librettosunu Kaija Saariaho bestelemiş ve ilk defa Salzburg’da gösterilmiş. İnternetten baktım ama Türkiye’de oynandığına dair bir şey bulamadım.

  Güneybatı Fransa’da yaşayan Blaye prensi Jaufre Rudel hayallerindeki kadını aramakta ve var olduğuna inanmaktadır. Arkadaşlarının alaylarına direnmekte, onun hakkında şiirler yazmaktadır.  

17 Mart 2013 Pazar

DOĞU'DAN UZAKTA- Amin Maalouf


Yapı Kredi Yayınları
Basım Yılı: Kasım 2012-1.Baskı
Çeviren: Ali Berktay
  Çocukluğumda Lübnan’ın aklımda hep ‘ iyi bir yer’ olarak kaldığını hatırlıyorum. Eşime sordum o nasıl hatırlıyor diye. ‘ A, tabii herkesin beğenerek bahsettiği bir ülkeydi. Hatta Beyrut için Doğu’nun Paris’i derlerdi’ dedi. Her ne kadar benim aklımda Doğu’nun Paris’i olarak Erzurum kaldıysa da herhalde bu bizim ülkemiz için geçerliydi. Neyse, derken bir gün oralarda herkesin birbirini öldürmeye başladığını duyduk ve Lübnan bir süre sonra görüş alanımızın dışına çıktı sanki. Sonra, yıllar sonra bir yazar onu tekrar görüş alanımızın içine sokuverdi. Amin Maalouf. 

  Kitabı okurken İngiltere’ye dil öğrenimi için gittiğim yirmi bir yaşımı hatırladım. Herkes anneme ‘kızını kaybettin artık, bir daha geri dönmez boşuna bekleme’ demişti. Türkiye’nin o günkü koşullarında bu pek mümkündü. Ama ben geri döndüm, o yaştaki düşüncemle  bile ‘orada hep bir yabancı’ olacağımı aklım kesmişti. Elektrikler yanmasa, sular akmasa, havaalanları pis koksa, herkes birbiri ile fazla ilgilenip toplum gençleri sıksa da kendi ülkende olmak güzeldi. Yıllar sonra ne kadar doğru yaptığımı anladım. Yurtdışında kalanları izlediğimde  -çoğu diyelim- ne oralı olabildiklerini gördüm ne buralı. Dönmek istediler, dönemediler; çünkü aileler oluşmuştu, çocuklar okuyordu, ekmek paraları oradaydı v.s. Kalmak zorundaydılar ama asıl köklerinin bağlı olduğu bir yere özlem duymalarına da engel olamıyorlardı. Tam bir ‘Araf’ durumu. 

6 Mart 2013 Çarşamba

ÖFKELENİN- Stephane Hessel

Cumhuriyet Kitapları
Mayıs 2011- 1. Baskı
“Haklara tecavüz eden kim olursa olsun öfke duymalıyız ona. Bu haklar konusunda ödün verilemez.” 

    Beş altı gün önce haberlere düştü Stephane Hessel adlı doksan beşlik delikanlının vefat haberi. Aklım hemen 2010 yılında yayımladığı, benim de 2011’de Türkçeye çevrilir çevrilmez alıp okuduğum dünyayı kasıp kavuran ünlü kitabına gitti. ‘ÖFKELENİN’. İçimden binlerce teşekkür yükselerek kitabı tekrar elime aldım. Sadece on sekiz , sunuş, önsöz ve sonsözle beraber elli beş sayfa olan bu kitap Ekim 2010’da Fransa’da yayınlandığında ilk dört ayda iki milyon adet sattı, yirmi beş dile çevrildi, ben kitabı okuduğumda çevrilmeye de devam ediyordu.  

  “ En kötü tavır kayıtsızlık, ilgisizliktir, ‘Bir şey yapamam, elimden bir şey gelmez, ben kendi işime bakarım,’ demektir. Böyle davrandığınızda insanlığı oluşturan temel değerlerden birisini yitirirsiniz. Bunun için gerekli olan değerlerden birini, öfkelenme yeteneğini ve bunun sonucu olan siyasal ve toplumsal bir davaya hizmet etme çabasını yitirirsiniz…”