17 Nisan 2013 Çarşamba

AFRİKALI LEO - Amin Maalouf

Yapı Kredi Yayınları
Ekim 2012 - 38. Basım
Çeviren: Sevim Raşa
 
  Bu kadar Amin Maalouf'tan söz etmişken yazarın bir türlü okuyamadığım şu ilk romanını da aradan çıkartıvereyim dedim. İyi ki de yapmışım. Benim gibi bir tarih aşıklısı için biçilmiş kaftan. Yıllar evvel çok severek okuduğum 'Semerkant' gibi, yazarın bu kitabını da büyük bir keyifle okudum.

  Aşağıda bir kısmını alıntıladığım kitabın ilk sayfası aynı zamanda kitabın da özeti nerdeyse;  

  "Ben, Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum, ama Afrikalı değilim. Bana Granadalı, Faslı, Zeyyadlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim. Yolların oğluyum ben, ülkem kervan, yaşamımsa yolculukların en beklenmedik olanı."



  Evet, tıpkı söylediği gibi ömrü yollarda geçecektir  15. yüzyılın sonlarında Granada'da başlayan Hasan'ın öyküsü. Endülüs müslümanlarının sonunu ve ülkelerini terk etme öykülerini derinlemesine işler yazar (Geçen dönem bu konuyu çalışmıştım ,tam üstüne geldi). Gene Amin Maalouf ve gene bırakılmak zorunda kalınan anavatan! 

  "Bileklerim sırasıyla ipeğin okşayışlarını duyumsadı, kaba yünden incindi, prens bileziklerini ve kölelik zincirlerini taşıdı. Parmaklarım bin peçe araladı, dudaklarım bin bakirenin kızarmasına neden oldu; gözlerim kentlerin yok oluşunu, imparatorlukların çöküşünü gördü." 

 Ailesiyle çocuk yaşta Fas'a göçen Hasan'ı hayat, oradan Mısır'a , sonra Roma'ya sürükleyecek, bu arada İstanbul'da dahil bir yığın kente uğrayacak, çöller geçecek, denizler aşacaktır. Bu yolculuklarda öykünün gelişine göre kendisine Hasan'ın annesi, babası, dayısı, kız kardeşi, babasının diğer eşi gibi renkli aile fertleri ile sevdiği, evlendiği kadınlar , arkadaşları, daha sonra da çocukları eşlik edeceklerdir. Yoksullaşacak, varsıllaşacak, saraylara girip çıkacak, sultanlarla, padişahlarla ( kitapta Büyük Türk diye söz ediliyor), papalarla görüşecek, müslüman doğmuş ve yaşarken vaftiz edilecektir. Akdeniz'in kıyılarını adeta bir elips çizerek turlarken bu ülkelerin 1488-1527 arası tarihlerini de okuyucuya yaşatacaktır.

  Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkan Maalouf'un bölgeye ait derin tarih, kültür ve din bilgisi akıcı anlatımıyla her satırda hissediliyor. Aşağıda Hasan'ın oğluna söylediği sözler var. Bu sefer son sayfadan; 

  "Bir kez daha oğlum, bütün gezilerimin tanığı olan ve şimdi de seni ilk kez yabana götüren bu denizin kıyısında yeniden doğuyorum. Sen Roma'da "Afrikalı'nın oğlu"ydun; Afrika'da "Rumi'nin oğlu" olacaksın. Nereye gidersen git, birileri sana derinin rengini ve dualarını soracak. Onların itkilerini hoşnut etmekten uzak dur! Oğlum, çoğunluk önünde boyun eğmekten kaçın! İster Müslüman, ister Hristiyan, ister Yahudi olsunlar, seni olduğun gibi kabul etmeliler ya da seni yitirmeyi göze almalılar. İnsanların görüşünü dar bulduğun zaman Tanrı'nın ülkesinin çok geniş olduğunu söyle; O'nun elleri çok geniştir, O'nun yüreği de çok geniştir. Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama." 

  Maalouf'un verdiği mesaj çok net değil mi?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder