30 Ağustos 2012 Perşembe

AKÇAKOCA'DAKİ ŞİBUMİ KİTAPÇISI VE M.E.B. DÜNYA EDEBİYATINDAN TERCÜMELER DİZİSİ




  1990'ların son yıllarına doğru olmalı. Cumhuriyet gazetesi kitap ekleri vermeye başladı. Benim bankacılık yaşamımda  ilk şube müdürlüğüm, hırslarım tavan yapmış, gece gündüz çalışıyorum. Kitapları sadece stokladım, o zaman doğru dürüst bakamadım bile.

  Türk Aydınlanma Devriminin bir sonucu olarak 1930’lu yılların sonunda Milli Eğitim Bakanlığı  yoğun bir yayın kampanyası başlatmış.1940’lardan itibaren Dünya Edebiyatından Tercümeler dizisine önem verilerek 1120 eser yayınlanmış. Bazı eserler birden fazla ciltli olduğu için kitap sayısı 1947’ye ulaşmış. Hepsinin kapak dizaynı aynı ve İsmet İnönü ve Hasan Ali Yücel’in önyazıları ile başlıyorlar.


  Geçenlerde merak ettim. İnternete girdim ve kitapların listesini elde ettim. Babil klasiklerinden Hint,Çin İran,Arap klasiklerine, eski Türkçe metinlerden Yunan, Latin klasiklerinden ,Fransız,İngiliz,Amerikan,Alman,Rus,İtalyan,İspanyol,Portekiz,Belçika,Dani-marka,Finlandiya,İsveç,Norveç,Macar klasikleri ve bilim eserlerine olağanüstü bir seri. Cumhuriyet Gazetesi çok iyi bir iş yaparak bu kitapların bazılarının o yıllarda tıpkı basımlarını yapmıştı.
 
  2009 yılının yazıydı. Artık emekli idim ve bol vaktim vardı. Kızımla kaldığımız yerden yarım saat uzaklıktaki Akçakoca’ya gitmiştik. O sıralar ergenlerin deli divane oldukları vampir romanı Alacakaranlık’ın üçüncüsünü istedi. Sahile yakın bir yerde bir kitapçı gördük. 4-5 metre cepheli, temiz pak görünüşlü normal bir ilçe kitapçısıydı işte. Adı ilgimi çekti. ŞİBUMİ. Kitapçıya girdik, Yağmur istediğini söylerken ben de kitaplara bakmaya başladım. Dükkanın önü dardı ama arkaya doğru derinlemesine genişliyordu. Dibe doğru ilerledik  ve hazineyi keşfettik. Aman Tanrım,1930-40-50 yılları baskılı kitaplar. İçlerinde epey miktarda Cumhuriyet’in tıpkı basımını verdiği Dünya Edebiyatından Tercümeler dizisi de yok mu? Şenlik. Satıcı anlatıyor. Eskişehirli emekli bir öğretmeninmiş kitapların çoğu. Vefatından  sonra almışlar. ‘10 yıldır sat sat bitmedi’ diyor . Seçerken ellerimiz simsiyah oldu. Tabii kitapları temizleme süreci evde de devam etti. Yağmur  yeni , ben eski kitaplarla çıktık oradan. Sonraki her yaz uğrayıp kitap almaya devam ettik. Bazılarının yeni baskıları yok. Hala daha o kitaplara bakmaya doyamıyorum. Yazın okuma kitaplarım onlar ama bitmeleri epey vakit alacak sanki.

   Sevgili kitap kurdu arkadaşım Makbule’ye bu öyküyü anlattığımda ilk işi Şibumi’nin anlamını bana göndermek olmuştu. Şibumi Kitapçısından daha sonraki yıl verilen kitap ayracının arkasında da ŞİBUMİ’nin kitabından alıntılanan anlamı yazıyordu.Yanda kopyaladım.  

   Bu yaz Şibumi’ye gene uğradım. Ancak kocaman Şibumi tabelası yerine kocaman bir ‘Hediyelik Eşya’ tabelası vardı. ‘Şibumi Kitap’ yazısı ise yanına küçücük yazılmıştı. ‘Ne oldu?’ dedim.’Tek başına kitap satmak kurtarmadı abla’ dediler. ‘Son 7 yıldır hiçbir  kar elde edemedik. Şimdi kazanıyoruz artık.’ Dükkanın sonunda oldukça azalmış olsa da hala daha eski kitap rafları vardı. ‘Geçenlerde İsviçre’den birisi geldi, tam 110 kitap aldı götürdü’ dediler. Kalanlardan birkaç tane seçtim. 

  Elde var hüzündü sanki.

 

 



3 yorum :

  1. Artık üşengeçliğe son noktayı koymuşsunuz bakıyorum, sevindik:)
    Yazının girişi çok içten olmuş. Nasılsa kültür blogu bizim de bir katkımız olsun bari, itirafların doğrultusunda bir sergiden bahsedeyim.
    Arda Yalın'ın Çalışkan Küçük İnsanlar'ı..
    Çok samimi bir röportajı da ekliyeyim:

    http://www.hurriyet.com.tr/keyif/21361730.asp

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Ceren ,çok teşekkürler, sergi önerini okudum, halen de devam ediyormuş, bitmeden gidip göreceğim.

    YanıtlaSil
  3. Muhteşem kitap Şibumi'den etkilenmiş demek! etkilenilmeyecek gibi değil ki!

    YanıtlaSil