Tarihi Sinop Cezaevi-Sabahattin Ali'nin kaldığı koğuş Duvarda hapisteyken yazdığı ünlü şiiri 'Aldırma Gönül' var |
Yapı Kredi Yayınları Baskı Yılı: Haziran 2011 |
Kuyucaklı Yusufları, Kürk Mantolu Madonnaları ile kalbimize oturan Sabahattin Ali’nin kısa yaşam öyküsü romandan farklı değil. Onun için bir zamanlar Cumhuriyet’te müzik ile ilgili yazılarını keyifle okuduğum kızı Filiz Ali’nin babasının yaşamını anlattığı bu kitabı 2011’de Yapı Kredi Yayınlarından çıktığında hemen almıştım. ‘Filiz hiç üzülmesin’, babasının cezaevinden yazdığı bir mektuptaki sözlerdi ve kitap ‘annesine ve babaları siyasal, faili meçhul cinayetlere kurban giden bütün çocuklara’ ithaf edilmişti.
‘Babamın sözünü
tuttum ve uzun zaman hiç üzülmemiş gibi yaptım. Yıllar boyu onun öldüğüne
inanmadım. Geri gelecek diye bekledim. Kalabalıklarda ona benzettim insanları,
yabancı ülkelerde beyaz saçlı, kısa boylu, tombulca adamları takip ettim, odur
diye. Rüyalarıma girdi sık sık, hiç konuşmadan, gözlerini hafif kısarak, gülümseyerek
baktı bana rüyalarımda, ben hep peşinden koşup onu yakalamak istedim ama hiç
başaramadım’ diye başlar Filiz Ali. Sonra yaşam öyküsüne geçer ve
ailelerinden başlayarak anlatmaya devam eder. Almanya seyahati, evliliği, okuma
düşkünlüğü, kitapları, dostları, yazıları, mektupları, politik
görüşleri birbiri arkasınca aktarılır Sabahattin Ali’nin. Yine Sabahattin
Ali’nin kendi çektiği fotoğraflar öyküsüne eşlik eder.
Derken sona gelinir.
Ölümü hala daha bir sır olan babasının, kemikleri bile yok edilir. Sanki bunu
biliyormuş gibi babası o ünlü şiirinde ‘meskeninin dağlar olduğunu’
söylemiştir. Bir mezarı bile kendilerine çok görülen babasının mezar taşını
Filiz Ali’nin dağlara nasıl kaydettiğini izleriz en sonunda. Yüreklerimizde
faili meçhullerin sonlanmasını dileyerek…
Bi de artık müzeye
çevrilecek hapishaneler olmasın diyerek…
Tarihi Sinop Cezaevi |
Bu geziyi , bu duyguları ve iç sızıntılarını birlikte yaşayan,gören arkadaşın Filiz olarak ,bu ziyaretten ne kadar etkilendiğini farkındayım, seninle o anları yaşadım arkadaşım. Belki bu defa yaşadığın bu duyguları,iç sızıntısını kendinde saklamak istedin ve bu nedenle yazına yansıtmadın. Haklısın be arkadaşım. O duvarlara dokunmadan, o koridorların kokusunu içine çekmeden , o karanlık zindanları görmeden , o dalga seslerini duymak için delice dolaşmadan anlatmak,yazmak,tarif etmek çok zor..tek diyeceğim ey..ahali kalkın ,gidin görün ve yaşayın. Benim büyük/deli gönüllü arkadaşım bundan sonraki rotamızı bekliyorum..
YanıtlaSilİşte bazen duygularınız çok kuvvetliyken kelimeleri bulamadığınız için yazamazsınız ya, sonra seni senden iyi bilen arkadaşın gelip anlatıverir, işte tam öyle oldu şimdi. Çok sağol eski dost! Sonunda da en güzelini söyledin, evet gidilmeli ve görülmeli, en keskin empati yolu bu!
Sil