31 Ağustos 2013 Cumartesi

FİLİZ HİÇ ÜZÜLMESİN - Filiz Ali

Tarihi Sinop Cezaevi-Sabahattin Ali'nin kaldığı koğuş
Duvarda hapisteyken yazdığı ünlü şiiri 'Aldırma Gönül' var
  Aslında bu kitabı çıkar çıkmaz alıp okumuştum, ama bu yaz yolumuz Sinop’a düşünce yazmak istedim.

Yapı Kredi Yayınları
Baskı Yılı: Haziran 2011
   Bu sene bankacılıktan sevgili arkadaşım Filiz’in annesinin İnebolu’daki yemyeşil Evrenye köyüne gene cümbür cemaat ikinci seferimizi yaptık. Bu kez, geçen yıl zamansızlıktan gidemediğimiz Sinop’a kadar uzandık. Sinop’a yirmi sene evvel eşimle gene gitmiş ve hayran kalmıştık. Bu sefer de değişen bir şey olmadı. Sinop hep çok güzel. Çevremde Sinop’u gören kişi sayısı çok az. Bu kadar güzel bir şehrin bu kadar az ziyaret edilmesi şaşırtıcı diye düşünürken, ilk durağımız yakın zamanda müzeye çevrilen Tarihi Sinop Cezaevi oldu. Benim düşüncelerimin aksine hafta arası olmasına karşın ‘müze hapishane’ ziyaretçi kaynıyordu. Bir zamanlar, ‘dışardaki deli dalgaların gelip duvarlarını yaladığı’ hapishaneyi gezmek, kolayca tahmin edilebileceği gibi baştan aşağı hüzündü. Kale olarak inşa edilen hapishanenin iç kalesi 1560’dan itibaren zindan daha sonra da cezaevi olarak kullanılmış. Aynı zamanda bir sürgün yeri de olan hapishane, kaçmanın zorluğu, mahkûmları kestirmeden ölüme götüren rutubeti, hakkında yazılmış şarkıları, türküleri ve en çokta orda kalan tanınmış kişileriyle biliniyor. Girişte ünlü mahkumların listesini asmışlar.  Bunlardan belki de en bilineni hala daha aydınlatılamamış, iç acıtan ölümüyle Sabahattin Ali. Sabahattin Ali Sinop Cezaevinde 1933 yılında  kalmış. Kaldığı koğuş ziyaretçilerin en çok akın ettiği yer. Girişinde hayat hikâyesinin, resimlerinin, şiirlerinin asıldığı bir pano var.

   Kuyucaklı Yusufları, Kürk Mantolu Madonnaları ile kalbimize oturan Sabahattin Ali’nin kısa yaşam öyküsü romandan farklı değil.  Onun için bir zamanlar Cumhuriyet’te müzik ile ilgili yazılarını keyifle okuduğum kızı Filiz Ali’nin babasının yaşamını anlattığı bu kitabı 2011’de Yapı Kredi Yayınlarından çıktığında hemen almıştım. ‘Filiz hiç üzülmesin’, babasının cezaevinden yazdığı bir mektuptaki sözlerdi ve kitap ‘annesine ve babaları siyasal, faili meçhul cinayetlere kurban giden bütün çocuklara’ ithaf edilmişti.

  ‘Babamın sözünü tuttum ve uzun zaman hiç üzülmemiş gibi yaptım. Yıllar boyu onun öldüğüne inanmadım. Geri gelecek diye bekledim. Kalabalıklarda ona benzettim insanları, yabancı ülkelerde beyaz saçlı, kısa boylu, tombulca adamları takip ettim, odur diye. Rüyalarıma girdi sık sık, hiç konuşmadan, gözlerini hafif kısarak, gülümseyerek baktı bana rüyalarımda, ben hep peşinden koşup onu yakalamak istedim ama hiç başaramadım’ diye başlar Filiz Ali. Sonra yaşam öyküsüne geçer ve ailelerinden başlayarak anlatmaya devam eder. Almanya seyahati, evliliği, okuma düşkünlüğü, kitapları, dostları, yazıları, mektupları, politik görüşleri birbiri arkasınca aktarılır Sabahattin Ali’nin. Yine Sabahattin Ali’nin kendi çektiği fotoğraflar öyküsüne eşlik eder.

  Derken sona gelinir. Ölümü hala daha bir sır olan babasının, kemikleri bile yok edilir. Sanki bunu biliyormuş gibi babası o ünlü şiirinde ‘meskeninin dağlar olduğunu’ söylemiştir. Bir mezarı bile kendilerine çok görülen babasının mezar taşını Filiz Ali’nin dağlara nasıl kaydettiğini izleriz en sonunda. Yüreklerimizde faili meçhullerin sonlanmasını dileyerek…

  Bi de artık müzeye çevrilecek hapishaneler olmasın diyerek…
Tarihi Sinop Cezaevi



2 yorum :

  1. Bu geziyi , bu duyguları ve iç sızıntılarını birlikte yaşayan,gören arkadaşın Filiz olarak ,bu ziyaretten ne kadar etkilendiğini farkındayım, seninle o anları yaşadım arkadaşım. Belki bu defa yaşadığın bu duyguları,iç sızıntısını kendinde saklamak istedin ve bu nedenle yazına yansıtmadın. Haklısın be arkadaşım. O duvarlara dokunmadan, o koridorların kokusunu içine çekmeden , o karanlık zindanları görmeden , o dalga seslerini duymak için delice dolaşmadan anlatmak,yazmak,tarif etmek çok zor..tek diyeceğim ey..ahali kalkın ,gidin görün ve yaşayın. Benim büyük/deli gönüllü arkadaşım bundan sonraki rotamızı bekliyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte bazen duygularınız çok kuvvetliyken kelimeleri bulamadığınız için yazamazsınız ya, sonra seni senden iyi bilen arkadaşın gelip anlatıverir, işte tam öyle oldu şimdi. Çok sağol eski dost! Sonunda da en güzelini söyledin, evet gidilmeli ve görülmeli, en keskin empati yolu bu!

      Sil