16 Temmuz 2013 Salı

DEVLET ANA - Kemal Tahir

  Nisan ayında Gergedan’da Kemal Tahir’le ilgili bir söyleşiye katıldığımdan beri Tahir’le ilgili yazmak istiyordum. Ancak fırsat oldu diyelim. Kemal Tahir benim yazın aşklarımdan bir tanesi daha! Okurken anadilimden en keyif aldığım yazar diyebilirim sanırım. Hani nerdeyse dünyanın en güzel dilini konuştuğuma inanıyorum Tahir’in kitaplarına dalınca. Esir Şehir üçlemesi ve Yorgun Savaşçı’ya da çok vurgunum ama  en ünlü eseri Devlet Ana’dan başlamayı tercih ettim. Benim gibi tarih meraklıları için biçilmiş kaftan ayrıca.
 
  13. yüzyılın son on yılında Osmanlı Devletinin kuruluş sürecini anlatır Tahir 1967 yılında yayımlanan bu kitabında. Kitap boyunca derin tarih bilgisi ve araştırması kendini alabildiğine hissettirir. Yazarın kitabı yazmak için binlerce sayfa okuyup araştırdığını söyleşide de anlattılar.  Ertuğrul Gazi’nin vefatı, Osman Bey’in onun yerine seçilmesi, Şeyh Edebali’nin kuruluştaki rolü, kızıyla Osman Bey'in evlenmesi, çevre tekfurları ve Bizans’la ilişkiler, temelleri atılan bir devletin ilk yayılmasını izleriz sırayla.

  ‘Ama sen bunları adam gibi, adam bellemeyeceksin Şövalyem… Biz bu Issızhan’da çoğunu kondurup göçürdük. İl erlerinden, iş erlerinden, yaban erlerinden, dağ erlerinden, ağaç erlerinden, batak erlerinden, hisar erlerinden, ulu yörükten, atçeken yörükten, Türkmen’den, Karakeçili’den niceleri geldi geçti. İçlerinde ermişi var, dervişi var… Rum abdalları derler, Rum Gazileri derler… Ertuğrul Bey’in savaşçısı ev hesabına gelmez. Bekar gazilerin beşi onu bir evde barınır çünkü. Savaşçı dervişlerin beşi onu bir zaviyede birikmiştir. Rum abdallarıma geldi mi, dam, çadır tanımaz bunlar, ağaç gölgesinde, ot yığınında eğleşirler. Azrail’e el ense çekmiş, gözü kara yiğitlerdir her biri… Karıları bile dövüşkendir  Ertuğrul Bey’in… Bunlara “Rum Bacıları” derler, başkanları Demircan eniştemin anası Bacıbey’dir.’
 
  Oğuz töresi, gelenek ve görenekleri mahalli lehçelerle tadına doyumsuz bir şekilde anlatılır  kitapta. Kadınlar da erkekler  kadar hayatın içindedir. Oğlu Demircan ile nişanlısı Liya öldürülünce diğer oğlu Kerimcan’ı çok istediği mollalıktan çekip kanlısının peşine düşürür Devlet Ana Bacıbey. Sert, otoriter, töreye saygılı ama aynı zamanda şefkatli ve kollayıcı olan Devlet Ana’nın şahsında devletin nasıl olması gerektiği simgelenir. Zaten kitap boyunca Tahir bir devleti yönetenlerin nasıl olması gerektiğini hissettirip durur. Adil, dürüst, koruyucu, eşitlikçi. 

  Zaman zaman destan tadındaki anlatım çok akıcıdır. Bazen de kendinizi Dede Korkut hikayelerinin içinde zannedersiniz. Tabii aşklar da çok güzeldir. Demircan-Liya, Osman Bey- Balkız, Kerimcan- Aslıhan, Orhan Bey- Lotüs.
 
  Altı yüz elli sayfanın nasıl geçtiğini anlamazsınız yani. Bir çırpıda bitiverir de keşke bitmeseydi dersiniz.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder