Nisan ayında
Gergedan’da Kemal Tahir’le ilgili bir söyleşiye katıldığımdan beri Tahir’le ilgili
yazmak istiyordum. Ancak fırsat oldu diyelim. Kemal Tahir benim yazın
aşklarımdan bir tanesi daha! Okurken anadilimden en keyif aldığım yazar diyebilirim
sanırım. Hani nerdeyse dünyanın en güzel dilini konuştuğuma inanıyorum Tahir’in
kitaplarına dalınca. Esir Şehir üçlemesi ve Yorgun Savaşçı’ya da çok vurgunum
ama en ünlü eseri Devlet Ana’dan
başlamayı tercih ettim. Benim gibi tarih meraklıları için biçilmiş kaftan
ayrıca.
13. yüzyılın son on
yılında Osmanlı Devletinin kuruluş sürecini anlatır Tahir 1967 yılında
yayımlanan bu kitabında. Kitap boyunca derin tarih bilgisi ve araştırması
kendini alabildiğine hissettirir. Yazarın kitabı yazmak için binlerce sayfa okuyup araştırdığını söyleşide de anlattılar. Ertuğrul Gazi’nin vefatı, Osman Bey’in
onun yerine seçilmesi, Şeyh Edebali’nin kuruluştaki rolü, kızıyla Osman Bey'in evlenmesi, çevre
tekfurları ve Bizans’la ilişkiler, temelleri atılan bir devletin ilk yayılmasını
izleriz sırayla.
‘Ama sen bunları
adam gibi, adam bellemeyeceksin Şövalyem… Biz bu Issızhan’da çoğunu kondurup
göçürdük. İl erlerinden, iş erlerinden, yaban erlerinden, dağ erlerinden, ağaç
erlerinden, batak erlerinden, hisar erlerinden, ulu yörükten, atçeken yörükten,
Türkmen’den, Karakeçili’den niceleri geldi geçti. İçlerinde ermişi var, dervişi
var… Rum abdalları derler, Rum Gazileri derler… Ertuğrul Bey’in savaşçısı ev
hesabına gelmez. Bekar gazilerin beşi onu bir evde barınır çünkü. Savaşçı
dervişlerin beşi onu bir zaviyede birikmiştir. Rum abdallarıma geldi mi, dam,
çadır tanımaz bunlar, ağaç gölgesinde, ot yığınında eğleşirler. Azrail’e el
ense çekmiş, gözü kara yiğitlerdir her biri… Karıları bile dövüşkendir Ertuğrul Bey’in… Bunlara “Rum Bacıları”
derler, başkanları Demircan eniştemin anası Bacıbey’dir.’
Oğuz töresi, gelenek
ve görenekleri mahalli lehçelerle tadına doyumsuz bir şekilde anlatılır kitapta. Kadınlar da erkekler kadar hayatın içindedir. Oğlu Demircan ile
nişanlısı Liya öldürülünce diğer oğlu Kerimcan’ı çok istediği mollalıktan çekip
kanlısının peşine düşürür Devlet Ana Bacıbey. Sert, otoriter, töreye saygılı ama aynı zamanda
şefkatli ve kollayıcı olan Devlet Ana’nın şahsında devletin nasıl olması gerektiği
simgelenir. Zaten kitap boyunca Tahir bir devleti yönetenlerin nasıl olması
gerektiğini hissettirip durur. Adil, dürüst, koruyucu, eşitlikçi.
Zaman zaman destan tadındaki anlatım çok akıcıdır. Bazen de kendinizi Dede Korkut hikayelerinin içinde zannedersiniz. Tabii aşklar da çok
güzeldir. Demircan-Liya, Osman Bey- Balkız, Kerimcan- Aslıhan, Orhan Bey-
Lotüs.
Altı yüz elli
sayfanın nasıl geçtiğini anlamazsınız yani. Bir çırpıda bitiverir de keşke
bitmeseydi dersiniz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder