10 Temmuz 2012 Salı

ANGELA'NIN KÜLLERİ-Frank McCourt


Epsilon Yayıncılık- 1999 Basımı
Çeviren: Neşe Olcaytu
 'Annemle babam New York'ta tanışıp evlenmişler.Ben  orada doğdum.İrlanda'ya geri döndüklerin  de dört yaşındaydım.Malachy üç,ikizler (Oliver ile Eugene) henüz bir yaşındaydılar.Kızkardeşimiz Margaret öleli çok oluyordu.İrlanda'ya dönmek büyük hataydı.Bunun bedelini hepimiz çok ağır ödedik.

Geriye bakıp  çocukluğumu anımsadığımda nasıl hayatta kalabildiğime hala şaşarım.Kötü bir çocukluk  geçirdim,mutlu bir çocukluğun pek kayda değer yanı yoktur zaten.Sadece mutsuz bir çocukluk geçirmiş olmak da ,mutsuz bir İrlandalı çocuk olmak kadarıyla kadar kötü değildir.Bundan da kötüsü,mutsuz bir İrlandalı Katolik çocuk olmaktır.



  Dünyanın her tarafında insanlar acılarıyla övünür ya da sızlanırlar.Ama hiçbirinin çektikleri,İrlanda'da yaşananlarla kıyaslanamaz;yoksulluk,boş konuşup atıp tutan,ama hiçbir işi beceremeyen alkolik bir baba,ateşin başında sürekli sızlanan dindar ve ezik bir anne,sahtekar rahipler,zorba okul müdürleri,İngilizler ve onların sekiz yüz yıldır bize yaptıkları.
  Bunlar yetmezmiş gibi,bir de sürekli rutubet vardı.'

Angela'nın Külleri'nin ilk satırları bunlar. Aynı zamanda kitabın da bir anlamda özeti gibi. Frank Mc Court'un kendi çocukluğunu anlattığı bu kitabı okudukça tıpkı kendi dediği gibi 'nasıl hayatta kaldıklarına' her satırda şaşırıyorsunuz. Bu yoksulluk ve sefalet içinde geçen çocukluğu okurken bir yandan da gülümsediğinizi farkederek ,Frankie'nin anlatım gücüne hayran kalıyor,yaşama direncine şapka çıkarıyorsunuz. Eğer yalnız başınaysanız bazı yerlerde alkışlayabilirsiniz bile.

Aç çocukların önünde çekinmeden yemek yiyen akraba ve komşulara ,tüm parasızlıklarına rağmen sigaraya para bulan anne Angela'ya,arasıra kazandığı parayı da içkiye yatıran babaya ,acımasız öğretmenlere,kaskatı din adamlarına karşın Frankie'nin öyküsünün öfke,nefret,kin barındırmadığını da hayretle farkediyorsunuz.

1930'lu yıllar, büyük kriz zamanında Amerika'dayız şimdi. Frank'ın İrlandalı anne ve babasının tanışma ve evlenmelerinin ardından peşpeşe çocuklar doğmaya başlar. Frank birincidir.Bulduğu işlerde en fazla üç hafta barınan baba aldığı parayı da barlarda içerek tüketmektedir. Amerika'daki kuzenler onları İrlanda'ya postalayarak başlarından defederler.

İrlanda'nın Limerick kentinde durum pek farklılık göstermez. Doğan yedi çocuktan dördü hayatta kalmayı herşeye rağmen başarabilecektir. Bütün olumsuzluklarına karşın babanın, çıktığı 'uzun yürüyüşlerden' döndüğünde çocukları uyandırıp İrlanda uğruna ettirdiği  yeminler,anlattığı 'yedinci basamaktaki meleğin öyküsü' gibi hikayeler,okuduğu gazeteler Frankie'nin hayatını etkileyecek,tifo olduğunda hastanede yan odadaki ölümcül hastalıklı kızın okuduğu şiir,mavi gömlekli kızın getirdiği kitaplar, hepsi  Frank'ın yazarlık geleceğine katkıda bulunacaklardır.

Angela'nın Külleri 1996'da ilk yayınlandığında büyük ilgi görmüş,Pulitzer ödülü dahil epeyi ödül kazanmış. Kitabı okuyalı 7-8 sene olmuştur, bu sefer yazmamışım tam ne zaman okuduğumu.Hemen peşinden kitabın devamı 'Umuda Doğru' yu sonra da onun devamı 'Öğretmen' i alıp tam anlamıyla bir solukta okudum.Hepsi akıcı dili , ince mizahı ile destansı bir öykü gibi bence.Şimdi onları da ekleyeyim diyorum.

1 yorum :

  1. ağlarken güldüredebilen kitap...çok güzel özetlenmiş...hatice

    YanıtlaSil